AŞK SENİ SEVMEKLE BAŞLAYAN BİR KAİNAT
KAİNATIMA HOŞ GELDİN
GÜN IŞIĞI BİRBİRİNİ SEVEN İNSANLARIN KAPLERİ ARASINDA GÖZLE GÖRÜLMEYEN İPLER OLURMUŞ
İNSANLAR UZAKLAŞTIKÇA İPLER GERİLİR İNSANIN CANINI ACITIRMIŞ
AMA ASLA KOPMAZMIŞ

sadece benim ol

sadece benim ol

***HER KALP!! !YAŞADIĞI AŞK İLE ŞEKİLLENİR!!*****SENSİZ YAŞAMAKTANSA! SENİNLE BİRLİKTE ÖLMEYİ TERCİH EDERİM******SEN BENİM DÜNYAMSIN*******HAYATTA TUTUNDUĞUM TEK DALIM******SOKUL GECELERİME! BİR RÜYA OLUP DOKUN HASRETİME*****SENİN!TOPRAĞINDA BU GÜL YETİŞMEZ!BENİM TOPRAĞIMDADA SEN SOLUP GİDERSİN!******AHİRETİMİ PAYLAŞMAK İSTEDİĞİM ADAM!!!BU ÇORAK HASRET !BİR GÜN VUSLATI VURSUN******SENİN HAYALİN! RUHUMUN HEP BİR KÖŞESİNDE ASILI KALACAK!!******CANIMI YAKIYOR AŞK DEDİĞN TUZAK***KALEMİM ADINDAN BAŞKA AD YAZMAZ****BEN ROL GEREĞİ AŞIK DEĞİLİM****BEN SEVDA BÖLÜĞÜNDE KIDEMLİ ASKERİM****BEN! GİDERKEN EN ÇOK SENİ GÖTÜRDÜM****SANA KIRIK YAŞIYOR HER BİR BAKIŞIM***YIKTIĞIN HAYALLER TEK CAN YOLDAŞIM***BİTMEYEN RÜYALARIMDA HEP SEN VARSIN---------SENİNLE BAŞLADIM! BİTSİN SENİNLE!-----------------------ANLADIM SONU YOK YALNIZLIĞIN-----------------





SENSİZ GEÇEN GÜNLERİMİ****BEN GÜNDEN SAYMIYORUM




KENDİ ZARFINDA SAKLI! BİR VEDA MEKTUBUYUM
***SEN GİTTİN***NE VARSA! GİTTİ SENİNLE BERABER***

ÇÜNKÜ! SENİ SEVMEKLE BAŞLAMIŞTI HER ŞEY***





**ÖMRÜMÜN! *********HER KÖŞESİNDE SENİ BEKLİYORUM******

13 Ekim 2007 Cumartesi

OLMAYAN ZAMANIN SAAT KULESİNDE BEKÇİYİM**SEVGİLİM???

GECELERİN İNSANLARI
UYKUDAN YOKSUNSANIZ.
DOST BİR SES ARIYORSANIZ.
GECEDEN SABAHA YOL ALIRKEN.
AY VAKTİNDE
KONUĞUM OLURMUSUNUZ?
SİZDEN DÜŞLERİNİZİ İSTİYORUM













KARŞILIĞINDA.
AY VAKTİNDE YAZILMIŞ
ŞİİRLER TADACAKSINIZ.
YALNIZLIĞINIZ SİZİN OLSUN !
ÇOKLUĞUNUZU BENİMLE PAYLAŞIRMISINIZ?
BEN LEYLA!
AY VAKTİNDE BENİ DİNLERMİSİNİZ?




YÜREĞİME DİYORUM Kİ !
NE VAKTE KADAR
MUTLULUGU İTECEKSİN?
UYAN !
YAŞAM! ÖDENMESİ GEREKEN
KISA SÜRELİ BİR BORÇTUR.
NE VAKTE KADAR
MUTLULUĞU İTECEKSİN?
UYAN !
MUTLULUĞUN GÜLÜ
UYKUDA ÇİÇEK AÇMAZ!!!!!








KALBİMİ KIRMAK!
SUYA YAZI YAZMAK
KADAR ZORDUR.
KIRILAN KALBİMİ
KAZANMAK İSE?
GECE DOĞAN GÜNEŞE BENZER!
SEN O SUYA YAZI YAZDIN.
ŞİMDİ GÜNEŞİN DOGUŞUNU BEKLE.



8 Ekim 2007 Pazartesi

UĞUR ASLAN/ SON HIÇKIRIK

HAYATINIZA GİREN!**** HER İNSANIN BİR ANLAMI VAR?

********Bazen hayatınıza giren öyle insanlar olur ki; onların belli bir amaca hizmet etmek, bize bir ders vermek, kim olduğunuzu ya da olmak istediğimizi bulmamıza yardım etmek için. Bizimle olduklarını yüreğimizin derinliklerinde hissederiz.

*******Bu insanların kim olacağını asla önceden kestiremezsiniz. Belki oda arkadaşınız, komşunuz, uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız. Sevgiliniz ya da belki de sadece göz-göze geldiğiniz bir yabancı. Her kim olursa olsun anında hayatınızın bir biçimde etkileneceğini bilirsiniz.

*********Bazen de hayatınızda öyle olaylar yaşıyorsunuz ki. O anda bu olaylar size korkunç acı dolu, haksız gibi görünür. Ancak fırtına dindikten sonra; Bütün bu olayların üstesinden gelmemiş olsaydınız asla potansiyelinizin, gücünüzün, azminizin ve yürekliliğinizin farkına varamayacağınızı anlarsınız.

**************Her olayın gerçekleşmesinin bir nedeni vardır.Hiçbir şey tesadüfen kötü ya da iyi şans nedeniyle gerçekleşmez. Hastalık, yaralanma ve deneyimsizlikler ruhumuzun sınırlarını test eden olaylardır. İster olaylar, ister hastalıklar, ister ilişkiler olsun. Bu küçük testler olmasaydı hayat, hiçbir yere varmayan, düz ve sıkıcı bir yol gibi uzayıp giderdi. Güvenli ve rahat, ancak boş ve amaçsız.

**********Yaşamımızı, başarılarımızı ve düşlerinizi etkileyen insanlar kimliğinizi yaratan insanlardır.Kötü deneyimler bile bir ihtimalle en önemli olanlardır. Eğer biri sizi kırar, ihanet eder ya da üzerse, size güveni ya da kalbini açtığınız birine karşı dikkatli olmayı öğrettikleri için onları affedin.

***************Eğer biri sizi severse, sizde bunun karşılığında onu koşulsuz sevin. Onlar sizi sevdiği için değil, size sevmeyi ve onlar olmadan görmeyeceğiniz ya da hissedemeyeceğiniz şeylere kalbinizi ve gözlerinizi açmanızı öğrettikleri için.

******Her günün tadını çıkarın. Her anın değerini bilin ve beklide tekrar yaşayamayacağınız, bu andan alabileceğiniz en fazla şeyi almaya bakın. Daha önce hiç konuşmadığınız insanlarla konuşun. Onları dinleyin, aşık olun, zincirlerinizi kırın ve gözünüzü zirveye dikin. Başınızı dik tutun, çünkü bunun için her türlü hakkınız var. Kendinize büyük bir insan olduğunuzu tekrarlayın ve kendinize inanın.

*****Eğer kendinize inanmazsanız, hiç kimse size inanmaz. Hayatınızı nasıl istiyorsanız öyle şekillendire bilirsiniz. Kendi özgün yaşamınızı yaratın. Dışarı çıkın ve onu yaşayın.

****UNUTMAYIN! OYUN BİTTİĞİNDE! ŞAH VE PİYON AYNI KUTUYA KONULUR!
*******************HAYATINIZA GİREN HER İNSANIN BİR ANLAMI VAR! SİZ! YETERKİ! *********KALBİNİZDEKİ DOĞRU ANLAMIN ADINI KABUL EDİN!

SEN
İçimde sakladığım, bir şehirdesin.
Seni unutmaya kıyamıyorum.
Geceler karanlık, geceler özlem.
Bu deli hasrete dayanamıyorum.
Dağlar uykusunda, ben uyanığım.
Ben sevmekten suçlu
Aşktan sanığım.
Gururla taşırım duygularımı.
Hala sana AŞIK.
Hala yangınım.
HAKKI YALÇIN

BU HAYATI AVUÇLARININ İÇİNDE TUTUYORSUN! VE ANLAMIYORSUN

*********Onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz. Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla o hüzünden bu neşeye konup kalıyorsa gün boyu nedensiz. Ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin.

***********O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine bir akrep kadar hain.
Sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, o’ dan söz edilince yüzünüz sizden habersiz mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor. Mahçup somurtuyor ve ya muzip sırıtıyorsa. Ve o her durduğunuz yerde duruyor.

*********Her baktığınız yerde size bakıyor. Siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikce ağlıyorsa. Dünyanın en güzel yeri onun yaşadığı yer. En güzel kokusu bedenindeki ter.En dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse. Hayat onunla güzel ve onsuz müptezelse. Elmalar, kiremitler, gökyüzü, yeryüzü, onun yüzü pembeyse. Kışlar, yazlar, güzler ilkbaharsa.

********Her şiirde anlatılan oysa. Her filmin kahramanı o.. Her roman ondan söz ediyorsa. Her çiçek onu açıyorsa. Bir anlık ayrılık, bir ömür geliyor. Ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa. İştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa. İştahınız hasret acısından bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa.

*********Eliniz telefonda yaşıyor. İşaret parmağınız sürekli onu tuşluyor. Dara düştüğünüzde kapıyı çalan o olduğunu adınız gibi biliyorsanız. Mütemadiyen bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona o diye atlıyor. Vitrindeki her giysiyi ona yakıştırıyor. Konuşan birini dinlerken “keşke o anlatsa” diye iç geçiriyorsanız. Özlemi sol göğsünüzün altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız, gün boyu. Hem kimseler duymasın, hem cümle âlem bilsin istiyorsanız.

******Onsuz geceler ıssız, sokaklar öksüz. Ayrılık- ölüme. Vuslat- sehere denkse. Gamze- gamze tebessümde onun içinse. Alev –alev öfke’de. Bunca tavır, onca sabır. Ve nihayetsiz kahır, hep onun yüzü suyu hürmetine. Uğruna ödenmeyecek bedel. Gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa. Dışarıda yer yerinden oynuyor ve içerde bu sizi zerre kadar ilgilendirmiyorsa. Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız.

********Kaybetme korkusu – kavuşma sevincine ağır basıyorsa. Ve aşk gurura baskın çıkıyorsa, bu yüzden her daim gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı. Bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa. Her gidiş de ayaklarınız “geri dön” diye yalpalıyorsa. Ve siz, kendinize rağmen geri dönüyorsanız. Sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla. O halde bugün sizin gününüz “ çok yaşayın” ve’ de “ siz de görünüz”
SEN
Bu şehri seviyorum.
Çünkü! Sen.
Bu şehirde yaşıyorsun.
Günün, en güzel saati bu.
Çünkü! Sen
Beni bekliyorsun.
Bana diyorsun ki.
Sende ne buluyorum,
Anlamıyorum.
Bazı şeyleri anlamak için,
Büyümek gerek diyorum.
Nasıl yani diyorsun.
Bilmiyorum.

BEN BİR BÜTÜNÜM! EĞER YARIM OLSAYDIM! SENİNLE BİR BÜTÜN OLMAK İSTERDİM

____ Seninle olmanın en güzel yanı
N biliyor mu sun?
Elin - elime değmeden, avuçlarımı terleten sıcaklığını ta içinde hissetmek.
____Senimle olmanın en kötü yanı
N biliyor mu sun?
“Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda,
boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
____Seninle olmanın en heyecanlı yanı
N biliyor mu sun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek, birlikte ağlamak, birlikte gülmek. Ve buradayken bile çığlınca özlemek.
____Seninle olmanın en acı yanı
N biliyor mu sun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan,seninlekonuşan herkesi çocukça kıskanmak.
____Seninle olmanın en mutlu yanı N biliyor mu sun?
Tanıdık biriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana. Elimdeki şemsiye ye inat, yağmurda ıslanmak birlikte. Elimdeki kır çiçeğiyle seni beklemek. Aynı mekanlar da seninle aynı yiyecekleri yemek.

____Seninle birlikte olmanın en romantik yanı N biliyor mu sun?
Sensiz gecelerde! Sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak. Okuduğum
kitabın sayfalarında, dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

____Seninle olmanın en zor yanı N biliyor mu sun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı, umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.
Sevgili yerine yıllarca seninle dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek, bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

___Seninle olmanın tek yan etkisi N biliyor mu sun?
Nerden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki?

___ Olsaydın avuçlarım terlemezdi.
Isırmazdım dilimin ucunu.
Özlemezdim seni yanımdayken
Kıskanmazdım
Korkmazdım yollarda yürümekten.
Islanmazdım yağmurlarda.
Yıldızlara, a’ya dert yanmazdım.
Böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten.
Ayaklarım kan revan atlardım.
Sandaldan denize ve her kulaçta seni haykırırdım.
Ama sen! Hiç benim olmadın ki.
Ya aklın başka yerlerdeydi.
YA YÜREĞİN!!!

__Tutkunuz! Sevginin içinde erimek olsun.
__Tutkunuz! Aşırı duygusal davranışların getireceği acıları tanımak olsun.
__Tutkunuz! Kendi sevgi anlayışınızla, kendinizi vurmak olsun. Varsın istekle ve çoşkuyla kanınız aksın
__Tutkunuz! Kanatlanmış bir yürekle sabaha gözlerinizi açıp, sevgi dolu bir güne başlaya biliyor oluşa, teşekkür etmek olsun.
__Tutkunuz! Gün akşama erdiğinde evinize minnetle dolu bir yürekle döne bilmek olsun.

____VE YÜREĞİMİZE GÖMDÜĞÜNÜZ SEVGİLİNİZ İÇİN İYİ BİR ŞEYLER DİLEYİP YATIN.
__DUDAKLARINIZ DA ONU YÜCELTEN BİR ŞARKI OLSUN.

HÜZÜN İŞGALİNDE YÜREĞİM


BENİ TERK ETME
Gitme!
Dayanamaz bu can gidişine.
Yalnızlık öpmesin!
Sensiz dudaklarımı.
Solmak istemiyorum.
Kırık aynaların, kirli suretlerinde.
Hazanlar girmesin.
Taze gelincik tarlalarıma.
Göçmen kuşlarım gitmesin.
Uzak diyarlara.
Dur!
Gitme!


***********Hüzün işgalinde yüreğim.
-----------Çünkü! Sen yoksun. Seni düşünmek var. Yokluğun canımı öyle acıtıyor ki. Param parça oluyor yüreğim. Kalbimin parçalarını toplamaya çalışıyorum yerden. İçimde kopan fırtınaları söyleyemiyorum, sessizleşiyorum.

********Saatlerce bakıyorum seni götüren yollara. Kimseye belli etmiyorum savaşımı. Yokluğunla savaşmak, görünmeyen bir düşmana kılıç sallamak gibi. Yoruluyorum, düşüyorum. Tekrar kalkıyorum ama sensizliği yenmeyi başaramıyorum.

******En büyük korkum bu, sensizlik. Korkularıyla yüzleşen insanlardan olamıyorum. Çünkü sensiz olmayı yediremiyorum kendime. Bir kez kabullensem sanki o an çıkıp gidecekmişsin gibi gelir yüreğime.Oysa yanımda, hep yüreğimde taşıyorum seni. Orada olduğunu bilmek yaşama, hayata tutunma gücü veriyor. Korkularımla yüzleştiğim anda o gücü kaybetmekten çekiniyorum.

************Gece uykularım kaçıyor, yalnızlığa isyan ederek dört duvar odayı sabaha kadar adımlıyorum. Bakamadığım aynalar kırılıyor. Binlerce parçası bedenime saplanıyor. Bir sigara bir sigara küfür lezzeti. Dumanı savuştururken tavana, sensizlik üzerime çığ gibi yıkılıyor. Sonra hayaller gelip çörekleniyor üzerime. Sen, sen yine sen. Gözleri kapatıp dalıyorum. Sonsuz senli günlere, seni öperken soluğum kesiliyor. Nefes alamıyorum sanki. Sonra şiddetli bir yağmur başlıyor. Sanki gökyüzü her damlasıyla sana olan sevgimi haykırıyor. Seni seviyorum.

**********Bir hayalden bir hayale geçerken sabahı karşılıyorum. Güneş penceremden içeri girerken gecenin kasvetini getiriyor. Hayaller bir sonraki geceye kadar çekiliyor odamdan, gözlerimden.Hayaller gözlerimden çekiliyor diye kızma sakın! Çünkü benim günüm seninle başlayıp, seninle bitiyor.

SEVGİMİN EN SİYAHI! ***TEK SEVENİM SEN OLSAYDIN

Ben suskunluğunun esiriyim. Konuşmayan sözcüklerinin, gözlerine yansıyan tarafının esiriyim. Bana bakmayan gözlerinin esiriyim, gizliden gizliye işleyen bakışlarının. Seni hep bir şeylerden saklayan yanım, gece uyuduğunda sevgimi avazım çıktığı kadar bağırarak, tüm dünyaya haykıran yanım.

Yüzüne sessiz çığlıklarımla haykırmanın huzur dolu hırçınlığında, kaybetmemek için derin bir nefes daha çektim kokundan. Ellerini tuttum sıkıca ve senin yaptığın gibi yanaklarımı ellerinin o sıcaklığına yerleştirdim.

Biliyor musun kendimi kandırıyorum ben. Sen hiçbir yerde yoksun. Aslında yokluğunu oyunlarımla kapatmaya çalışıyorum. Sen varmışsın gibi masaya iki tabak yerleştiriyorum. Hala sevdiğin yemekleri yapıyorum biliyor musun?

Gece yatağa yattığımda düşlerinin bin bir tanesi süslüyor uykularımı. Seni beklerken resimlerinle konuşuyorum, bazen kavga ediyorum onlarla. Evet farkındayım ben hala anılarını toparlamaya çalışıyorum. Hala uykumu yastıklarla boğup gözlerime boğup gözlerime bir halka çöp koyarak seni bekliyorum.

Bir gün bu kapının çalacağını ve senin geleceğini düşündükçe içimdeki uçurtmaların hepsi dans ediyor benimle. Seni beklerken renklerle boğuşuyorum. Anladım ben yine kendimi kandırıyorum. Gelmeyeceğini bile- bile umutlarımla, hayallerimle dalga geçiyorum.
Artık senden başkasına verecek sevgim, enerjim, sabrım kalmadı. Yokluğunda sığına bileceğim, oyunlarla avuna bileceğim bir ben kalmadı. Düşünüyorum da aramızda neler geçmiş. Ben nelere bürünmüşüm. Kendim olmak bir yana N yalanlar geçmiş kimliğimden. En çok hangi kimliğimi sevdin çok merak ediyorum.

Yokluğumu mu? Varlığımı mı? Yoksa sana esir olan yanımı mı? Yalvarışımı mı sevdin en çok? Sana dalıp giden gözlerimi mi sevdin? Yoksa kaybetme korkusuyla dalıp her gün eriyip giden tarafım mı? Şehrine geldim senin, hatırlıyor musun? Yoksa oradaki yabancılığımı mı sevdin benim? Sana olan acizliğimi, sevgimin umutsuzluklarla yok olup giden tarafı ve baştan- başa her tarafı sen olan yaşam kaldı bana.

Gelgitlerden yorulmuş bir beden, konuşmayı unutmuş sözcükler kaldı. Hayatımda ne varsa tükettim senin için. Kendime ve insanlara olan güvenimi, sana olan sevgimdeki inancımı, o iki kelimenin anlamını.

Hatırlıyor musun sevgili, bana kızdığın zamanlarda kendi şehrine git derdin. Yalvarışımın çığlıklarını hatırlıyor musun? Sonra geçerdi kızgınlığın, yanına çağırdın beni. Gel derdin gelirdim ve yeniden giderdim. Bana varlığımdan bahsettiğin zamanlarda, bir kez daha kovulurdum dünyandan.

Varlığımdan rahatsız olamadığını, hatta sadece varlığımın olmasının sana yettiğini söylerdin. Bana olan ilgisizliğini böyle açıklardın. Yokluğumda beni özlediğini söyler, geldiğimde varlığımın sana verdiği huzurla, beni tek başıma gecenin karanlığına iterdin. İşte gelgitler arasında kayboluşum ilk burada başladı.

Anladım ben gene kendimi kandırıyorum. Artık beklemenin o korkunç karanlığını yaşamaktan vazgeçip, sen: beni her terk edişinde attığın o dipsiz kuyuya atıyorum kendimi. Çünkü çırpındıkça biraz daha batıyorum yokluğuna. Seni sevebilmek için verdiğim çabalarımı yine seninle tüketiyorum.

Artık senin varlığını-yokluğunla birleştirip tozlu raflara kaldırıyorum. Nasıl olsa ikisi de aynı, varlığında- yokluk. Yokluğun da beklentilerin en zehirlisi. Sana ise renklerin en koyusunu, yokluğunu bırakıyorum. Sana sadece sevgimin en siyahını bırakıyorum.


BAKMA BANA ÖYLE BAKMA
BİR BAKIŞTA TANIYAMAZSIN BENİ
GÖREMEZSİN RUHUMUN GİZLİ
DERİN- DERİN KÖŞELERİNİ
GÖREMEZSİN—GÖREMEZSİN
HIRÇIN – HIRÇIN AKAN NEHİRLERİ
SERİN – SERİN SÜZÜLEN
BERRAK SULARI GÖREMEZSİN
NAR ATEŞDE DEMLENMİŞ DUYGULARIMI
SEZEMEZSİN—SEZEMEZSİN
HASRET YOLLARINDA GEÇERKEN ÖMRÜM
BİRDE SENDEN HASRET GELMESİN BANA
OLMASIN BU AŞK
BAŞLAMASIN BU SEVDA
BİRDE SENDEN HASRET GELMESİN BANA
KADER ZORLASADA ALMAM
ALAMAM SENİ HAYATIMA
BİRDE SENDEN HASRET GELMESİN BANA
MÜSLÜM GÜRSES

**SENSİZLİĞİ DÜŞÜNMEDEN**SANA VURULDUM ! **SENSİZLİK! DERİN BİR YALNIZLIK!

******Gözlerinin hasretinde, yüreğim boşluklarda sesini arıyor. Yankılansa sesin odama ve gözlerim geceme yıldız misali düşse yeter bana. Başka bir şey istemiyorum. Bir tek gülüşün tüm acılarıma yetecek kadar güzel. Ve seninle yaşayacağımız güzel günler tüm hayatıma bedel.

*********Boş duvarlara ismini söylüyorum ve seni yıldızlara soruyorum, acaba neler yaptı diye. Vurulmuşum sana. Gözlerine yanıyorum bir alev topu gibi. Hasretin sanki volkan gibi köşe başlarında patlıyor.

*************Sensiz düşüncelere dalsam her fikrim kör kurşunlara isabet ediyor.Gözlerinden mahrum gecelerim, katrana boyanıyor. Uçurtmalarım senden haber alır mı diye omuzlarımdan kaldırdım. Yüreğimi göçmen kuşlarla sana yolladım, hoş gelmeyeceklerdi biliyordum. Yüreğini ve gözlerini bırakacaklardı avuçlarıma. Acıların müjde kokan çiçeklerdi.Kaç mevsim sığar ya da bir ömür kaç mevsimdir?



*************Sen, yaşadığım en güzel dört mevsimsin. Yüreğime ekip, gözyaşlarımla beslediğim en büyük sevdasın. Bazen kilometrelerce uzak, bazen aldığım nefes kadar yakınsın. Uzak diyarlardan gelen sesinin, merhabasıyla gelir konar yüreğime, yaz mevsimi. Engin denizlerin ortasında, yunuslarla yarışır. Deniz kızlarıy la yarışır bulurum kendimi. Korkutmaz suların rengi ve derinliği, tıpkı sana duyduğum sevgi gibi. Nice bir zaman sonra dans ettiğim beyaz köpüklü dalgalar, bilmediğim bir çölün kızgın kumlarına bırakır beni. Kervanlarla yolculuk eder bulurum kendimi.

******Sen uçsuz bucaksız çöllerin ateş’ten prensi, ben gölgene muhtaç bir kum tanesi… Bir an bir dua sesi getirir kendime beni. Kurduğum düş sona erer, gerçeğe dönüşür duygular. Sen yoksun, yaşadığım hayal kırıklığıyla hüzün yine kapımı çalar. Gözlerimde DOLU misali birikir yaşlar ve sen bilmezsin. Yüreğime yağmurlar yağar.

********Yağan yağmurlarla gelen sonbaharda, daracık bir patika yolunda yürür bulurum kendimi. Ağaçlar yapraksız kalmış yine. Sensiz! Ben gibi. Üzerine basmaya kıyamadığım sarı, kırmızı yaprakların sesleri alır götürür geçmiş zamanlara beni. Yeşile bürünmüş dallar, alnına kondurduğum buseler, heyecanla elime tutuşturduğum gül goncaları gelir aklıma. Düşen bir dal parçasıyla boğazımda düğümlenir.

*******Tarifsiz duygular ve gözlerimde birikir yaşlar. Yüreğime yeniden yağmurlar yağar.Eteklerine kardelenler serpilmiş beyaz gelinliğiyle, dört başı mağrur gelinlere benzeyen bir dağın zirvesindeyim şimdi. Bir dağ başında, yalnızlığı yaşıyor yüreğim… Dağ başı yalnızlığı ölümden beter? Yumruklarımı sıkıyorum, avazım çıktığı kadar bağırıyorum?

*************Seni çok seviyorum! ******Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime. Yollarımda karlar, yollarımda kara yazım var. Gel desem gelemezsin? Gel desen! Ayaklarımda buzdan prangalar, gözlerime hapsettiğim yaşlar ve yüreğime yeniden yağmurlar yağar. Tüm cömertliğiyle gelen bahar .… Çağıldayan dereler, el ele dolaşan sevgililer. Bir yandan uçurtma kuyruğuna asılı kalmış çocuk sesleri.

*******Taze bahar çiçekleri, çiğ taneleri, başımda eser bahar yelleri ve dilimde uzak diyarların sevda türküleri.Mevsimler geliyor ve geçiyor hayatımdan. Bir yanım hep eksik, bir yanım hep sensiz kalıyor. Görmüyorsun? Duymuyorsun? Yüreğime yağmurlar yağar. Yağmurlar yüreğime ağlar. YÜREĞİM KARA YAZIMA AĞLAR.

SEN!
BİLMEZDİM, BÖYLESİNE UZUN OLDUĞUNU GECELERİN.
UMUTSUZ GÜNLERİN HÜZNÜNÜ DUYMAMIŞTIM HİÇ.
UYKUMU BÖLECEĞİNİ BU MUTSUZ DÜŞÜNCELERİN.
BİLMEZDİM SEVDA NEDİR TATMAMIŞTIM HİÇ.
KEDERLERİN EN İNSAFSIZI BENİMLE ŞİMDİ.
SUSKUNLUĞUM ÖYLESİNE ÖLÜMDEN ZOR Kİ.
ÇAĞIRSAN EN UZAK İKLİMLERDEN KOŞUP GELECEĞİM.
BİR GÜLÜŞÜN DÜNYAMI AYDINLATACAK EN AZINDAN.
VE KUÇAK AÇACAĞIM MUTLULUKLARIN EN GÜZELİNE.
BİR DUYSAM AŞKIMI GÖZLERİNDEN, DUDAKLARINDAN.
OYSA SENDE BEN GİBİ MAHZUNSUN BİLİYORUM.
BİLİYORUM YASAL AŞKIMIZ BİZİ BÖYLE SUSTURAN.
N OLUR ARTIK YETER BU İDAMLIK HASRETİMİZ.
BİN YIL SEVECEĞİM BİR UMUT VERSEN.

AHMET SELÇUK İLKAN

KENDİNE İYİ BAK! DERLER VE GİDERLER!!









*********Kendine iyi bak bir “Veda” değil “Elveda” cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde…

******“Kendine İyi Bak”… Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım.
Olamayacağım. İstesem de istemesem de.Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olurda bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.

******“Kendine İyi Bak”… Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme.Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık.Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım.
Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim.Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum.Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum…

********“Kendine İyi Bak”… Aramızda geçen her şeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben.Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle baş-başa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum.Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum.

*****Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalayıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine İyi Bak” gözleriyle ayrılırlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar…

*******Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine İyi Bak” derler ve giderler.
Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler. Kendine iyi bak derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek.
********Kendine iyi bak, derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler.Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın.Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın. Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, kendine iyi bak derler ve giderler.

******Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride,Bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler… Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, Çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. Her şey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. “Bitti” diyemedikleri için , kendine iyi bak derler.
“Kırıldım ve affedemiyorum” diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
*******“Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım”
Diyemedikleri için kendine iyi bak derler. “Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum” diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.

*******Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin…. Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçsisin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin.

*****Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma… Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem.. Keşke döndüre bilsek zamanı geriye.Keşke bugünkü aklımızla yaşasak her şeyi baştan. Nafile… Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, Hani sevgi eninde sonunda kazanırdı?Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı?… Sahiden…,
****Gitmesen olmaz mı? ****Bitmesek olmaz mı?
****Peki o zaman… Senin istediğin gibi olsun… Öyleyse…
****Sen de “Kendine İyi Bak” “Kendine İyi Bak derler,



******KAÇAK *********

Bu şehirde buldum buğday ellerini.
Bu şehirde sevdim badem dillerini.
Sende unuttum bütün ezberlerimi.
Pişman değilim ama göçtüm kederden.
Düşman değilim ama çöktüm erkenden.
Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?
Kim bilir ne bekliyor kalır mıyım?
Ölür müyüm?
Ne malum dünya gözüyle.
Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm?
Tuhaf buluyorlar bu kaçak halimi.
Seninle doldurdum yasak ihlalimi.
Seninle kapattım aşk defterlerimi.
Pişman değilim amma.
Çöktüm erkenden.

SEZEN AKSU

7 Ekim 2007 Pazar

NEDEN Mİ! SEVDİM SENİ!

*****SENİ SEVİYORUM!
Sadece kim olduğun için değil, seninle beraberken kim olduğumu anladıgım için.
*****SENİ SEVİYORUM!
Sadece kendine yaptıkların için değil,bana yaptıkların için.
****SENİ SEVİYORUM!
Saklı kalmış beni ortaya çıkardığın için.
*****SENİ SEVİYORUM!
Elini kalbimin üzerinde hissettiğim zaman,üzüntülerimi alıp.
****Onların yerine şimdiye kadar kimsenin başaramadığı o güzellikleri,o sıcaklığı, o ışığı koymayuı başardığın için.
****SENİ SEVİYORUM!
Hayatımı bir tapınağa çevirdiğin ve her günümü bir şarkı haline çevirdiğin için.
*****SENİ SEVİYORUM!
ÇÜNKÜ! Sen kimsenin başaramadığı şeyi,kendimi iyi hissetmemi ve hiç bir zaman olmadığım kadar mutlu olmamı sağlıyorsun.
*****Sen bunları konuşmayla değil, dokunmayla ve ya işaretle değil.
Sadece kendin olmakla yapıyorsun.
SENİ SEVİYORUM!


*****SENİ SEVİYORUM! ÇÜNKÜ!
BİR RESSAMIN ÇİZEBİLECEĞİ EN GÜZEL
TABLOSUN SEN.
RENKLERİNLE
BÜYÜLÜYORSUN BENİ.
HAYRAN -HAYRAN
BAKIYORUM SANA.
YADA BİR ŞAİRİN
YAZABİLECEĞİ EN ANLAMLI BİR ŞİİR.
SEVDAYI VE AŞKI ANLATAN.
SENİ SEVİYORUM! ÇÜNKÜ.
SORGULAMIYORSUN?
YARGILAMIYORSUN BENİ.
OLDUĞUM GİBİ KABUL EDİYORSUN,
HATALARIMLA, ZAAFLARIMLA.
DEĞİŞTİRMEK YERİNE,
ANLAMAYA ÇALIŞIYORSUN.
NE GÜZEL.

MEHMET ÇOŞKUN DENİZ


-------ADAM GİBİ ----------

*****Ben seni hiç sevmedim ki.
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim.
Bir çiçeğe gülmeni bir güle benzemeni sevdim.
Bir de yıldızları sevdim.
Eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular.
Ben seni hiç sevmedim ki.

****Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim.
Kurşunları sevdim beni vurduğunda.
Ağlamayı sevdim unuttuğunda.

****Yalnız olduğumu anladığım da.
Ayakta kalmamı sevdim.
Yıkılmamı sevdim seni her hatırladığımda.
Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği.
Su gibi özledim temmuz güneşinde sesini.
İkindi de yağmur gibi.
Geceleyin rüzgâr gibi sevdim seni sevdiğimi.
Ben seni hiç sevmedim ki.

*****Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim.
Menekşeyle konuşmanı.
Nisanı hatırlatmanı.
Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını.
Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı.
Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman.
Sakız satan çocukları.
Yeni çıkan şarkıları.
Her kaybettiğimde kazanan yanlarını sevdim.
Denize düşmüş bir gül gibi düştüm ateşe.
Ben yangını sevdim.
Yandığım zaman böyle işte
Ben seni hiç sevmedim ki.

****Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine.
Bir gece bir şiir gibi kibrit alevinde.
Alemin ortasında, kimsesizliğin sesinde.
Buğusunda sabahın.
Acımasızlığında bir âhın.
Ağlayan yüzünde İsâ’nın.
Her ferahlatan gücüyle duanın.
Korkutan yanıyla narın.
İncirin,zeytinin ve kalbin üstüne.
Gülün üstüne.
Tutunduğum umudun üstüne.
Korkunun üstüne, senin üstüne, hepsinin üstüne.
Ben seni hiç sevmedim ki.
Ben sevdim mi! Adam gibi severim.
Ben sevdim mi !Adam gibi severim.

TUTKUN BIÇAK---İBRAHİM SADRİ

-------NEDEN Mİ! SEVDİM SENİ -----
Çünkü! Kendi yaşam yolculuğun için.
Ne varsa değerli olan.
Gökkuşağı gibi saydam ve yalın.
Yüreğini, yüreğinle bana yansıttın.

Çünkü! Umutlarıda hüzünleride.
Ne güzeldi seninle baş başa yudumlamak.
Yaramaz çoçuklar gibi kıvancımı da.
Acılarımı da sevgiyle paylaştın.

Çünkü! Doğal akışında yaşamın.
Barış adına dirlik düzenlik içinde.
Özenle, sevgiyle, yüce gönlünle.
Yeni dünyalar yaratmaya çalıştın.

Çünkü! İnsanca onurunla varsın.
Gözyaşımı sildin saf duygularınla.
Sevda türküleri gibi rengarenk.
Açtın bana, benliğime karıştın.

İşte bütün bunlar için sevdim seni.
Ölünceye kadarda seveceğim seni.
Ey aşk!

CANSEVER EYÜPOĞLU

******SESİNİ DUYMADIĞIM GÜN! ******
YAŞANMIŞ DEĞİL.
AÇAN ÇİÇEK DEĞİL.
ÖTEN KUŞ DEĞİL.
YÜZÜNÜ ĞÖRMEDİĞİM GÜN.
İÇİMDE YILDIZLAR SÖNÜK.
GÜNEŞLER GÜNEŞ DEĞİL.
SENİ SEVMEDİĞİM GÜN,
SENİ ANMADIĞIM GÜN,
OLACAK İŞ DEĞil.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

19 Eylül 2007 Çarşamba

**AYRILIKLARIN BAŞKENTİ! *****SENSİZLİK***



NEYLERSİN
Bazen acı dinmez, bazen de yağmur dinmez.
Sevgilim gülümse, her şey unutulur.
Suskunuz bu akşam üstü
Hasretle yanmışız,neylersin.
Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
Kalırsa, sadece o hüzün kalır.
Sende anladın ki yapa yalnızız
Buluşmamız yasak
Görüşmemiz yasak.
Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
Neylersiniz.
Ah güzelim
İncinmiş bir sesi vardır yağmurun
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi,
Akar gider ayrılık,
Neylersin.

Biz zaten hiçbir romanda.
Kendi hayatımıza rastlamadık.
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı.
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
Oysa, tutuğumuz balıklar bile.
Yeniden denize bağışlamıştık.
Biz hayata dair
Hiçbir yanlış yapmamıştık.
Neylersin.

BİZ BU SONUCU HAKETMEDİK
HAYIR! ETMEDİK.
ÖMRÜMÜZ BU TALANA LAYIK DEĞİLDİ
.

Bazen acı vurdu bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz
Hiç büyümedi gülümüz.
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı
Biliyorsun.
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz.
Bir gün bu öykünün sonuna gelince.
Ansızın desem ki: hoşça kal canım.
Unutursun!
Mecburen unutursun.
Yıldızlar söner, bu aşk da biter.
Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
Neylersin.
Ah bebeğim, ah
Kekremsi bir tadı vardı gözyaşının.
Dudaklarına sızınca fark edersin.
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında.
Ayrılık,ölümden üstün yazılınca
Gideni durdurmaya yetişmez sesim
Bir inme gibi.
Dolanır bedeninde pişmanlıklar.
Neylersin.
Biz bu aşkı sürdüremezdik,
İnan, sürdüremezdik…
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.
Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur…
Unutmasan bile artık
Unutur gibi yapacaksın.
Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlar da,
Hiç bitiremediğim
Bir şiir olarak kalacaksın…

Yusuf Hayaloğlu
BİRİNE AŞIK OLDUĞUNUZUDA &&&ANCAK &&İÇİNİZDEKİ YANGIN KÜLE DÖNDÜĞÜNDE ANLARSINIZ


*************ANLAMALIYDIM**********

---------- Ben! Seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, ya da senden vazgeçerim diye korkup önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım... Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar mülayim davranmamıştım.


-------------Oysaki. Severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi... Bir bunları severdim bir de seni sevdim... Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim.... İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin. Bu biraz açık değil mi ya da "Hayır bir yere gitmiyorsun, evde oturuyorsun!"dan başka bir şeydi bu... Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim. Olmadı... Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz...


------------ Tabii ki, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün, emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden; öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın? Nedenleri! Niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim... Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim.


---------Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü, sendeki beni merak ettim... Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi; o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum... Şimdi tekrar başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da, sana gönlümü açabilir. Gözüm kapalı güvenebilir miyim sanıyorsun? Şimdi artık tek başınayım...


----------------Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın. İki kişilik kocaman bir boşluktansa, sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim... Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum, üşürüm diye kazağını giymiyorum, ağlarım diye şarkımızı söylemiyorum.

******BELKİ DE ***SEN HAKLISIN! ARTIK BEN BİLE KENDİMİ SEVMİYORUM****








KALBİM***** KALBİNE !EMANET YAR?

************“İki varlık iki yürek atar dururmuş uzaklarda... ....ve bu varlıkların kalpleri kanarmış her gece”


*************Kalbim hep kanamaya mahkum sanki. Bir kez de kanamasa sanki.. olmaz mı..
Her zaman tek başıma yaşadım sevdamı. Tek kişilik dünyamda çok kişilik sevdim... kocaman sevdim.. Sitem değil bu sözlerim sakın ha yanlış anlama sevgili.. Gönül kırgınlığı bu.. ama sana değil.. sen haklısın.. belki.. kırgınlığım tamamen kendime.. gönlüme..yüreğime.. bu yürek var ya bu yürek.. durur durur nerde imkansız var gider onu sever işte..

*********Sessiz sevmeye odaklı kalbim sanki. haykırırcasına sevmek isterdim oysa.sevmeler hep içten, hep susarak mı olmalı?ben seni bir kenardan, sessizce, inceden mi sevmeliyim?özledim seni. özlüyorum. elimde değil.
********Ruhun bensizliğin ağırlığını çekiyor mu şu dakikalarda.. bilmiyorum.. ve..bilmeyi deli gibi istiyorum.. Suskunluğun aşkından daha çok deliye çeviriyor bilesin... sessizliğinin yanında sensizliğine de mahkum etme beni sevgili ne olur...

*********Özlemin bazen isyana yöneltse de kalbimi ve dilimi, yine de orda, her nerdeysen.. işte orda.. beni de beraberinde götürdüğünü biliyorum. Her an aklında olmasam da sevdam girdi ya bir kez yüreğine, arada hatırlasan da olur beni.. sitemim yok sana yüce gönüllü sevgili... sitemim yok sana...

*******Bir yaprak misali salınsa da bedenin ardım sıra, bil ki asla izin vermem yere düşmene.. avuçlarımda saklarım sana ait olan herşeyi sakladığım gibi.. Keşke büyütebilseydin çocuk cesaretini ve keşke artık maziden toplamak zorunda hissetmeseydin bölünmüş kimliğini..Çok ihtiyacım var buralarda sana.. varlığına.. sıcaklığına.. sesine.. bırak mazi adına yakışır şekilde kalsın geçmişte. sen maziyi bende yaşadığın milyon yıllık aşkla an.. gerisini bırak yüreklerimiz yaşasın. özlüyorum seni, her zaman ki gibi.
********Hani şu anda çıkıp gelsen, kollarına sarsan beni.. sıcacık.. sımsıcacık duygularla minik bir buse kondursan dudaklarıma.. İçsem hasreti dudaklarından kana kana. İmkansızlığın takılsa da dikenlerine hayatımın seni sevmek ne güzel sevgili.. çok güzel..inanılmaz güzel. Tarifsiz.. Seviyorum seni..
*******İçimde sakladığım kimsesiz aşkın sahibisin sen.. hep senmişsin beklediğim.. sana saklıyormuşum yüreğimdeki kırık yetim duyguları.. Aşksın bende.. hüzünsün.. göremediğim, dokunamadığım can yarım..söylenmemiş nice sevda sözümsün.. içimdeki yaralara belki de tek çözümsün..

*********Bir ateş düştü yüreğime.. tam şuraya sevgili.. Hani sol yanımda göğsümün hemen altındaki yer var ya.. Alev alev şu anda.. Acaba diyorum.. Hani tek isteğim bu ama.. Acaba ben mi düştüm aklına.. Uzanıp da.. Yüreğimi mi tuttun ellerinle.. Belki de kuruntu.. Çok istiyorum ya öyle olmasını.. Öyledir diye umut ediyorum işte.. Kınama beni.. Çok bekledim çünkü.. Sitem olmalı mı aşkın içinde sevgili... Sitem etsem üzer miyim seni.. Onca zaman beklemişim seni.. Sitem etmeden.. Edemeden.. Hem sen sevmesen de severim ki ben seni.. Beni seviyorsun diye sevmiyorum ya.. Sen olduğun için.. O yüreği ruhu taşıdığın için.. Herşeyinle.. Seviyorum..

*********Bu bizim masalımız değil mi sevgili.. sonunda asla düşmeyecek olan üç elma var gerçi ama.. sonsuz bir masal olsun bizimkisi.. varsın olmasın sonu.. Hani.. BİLSELER... KISKANIRDI ya cümle alem.. bizi.. sevgimizi.. ama.. varsın kimseler bilmesin yüzyılın en güzel aşk masalını.. biz biliyoruz ya.. sevgimiz var ya.. ne güzel.. Sen ne güzelsin..


**********Sessiz sevmelere mahkum ettin bu yüreği sevgili.. senden gelen her güzel şeyle birlikte buna da eyvallah..

Kalbim kalbine emanet yar...ben ruhuna talibim..

Sema Şener





******************MÜSAİT BİR YÜREK ACISINDA İNEBİLİR MİYİM?*********
------------Elveda..Yol ayrımı çoktan gelmiş de..geçmiş bile..İneceğim son durak gelmişte ben uyumuş kalmışım.Camın ardındaki renkli dünyalara daldım..Kaçırdım ineceğim yeri.. ..........Şimdi müsait bi yürek acısında indirirmisin beni.......

-------Yolculuk çok güzeldi sağ ol.. Hiç ağlamadım (yalan..) hiç üzmedin beni (yalan..) hiç yakmadın canımı (yalan…) .Çok ama çok sevdin beni .(YALAN…Söyleyebileceğin….........üstelik utanmadan söylediğin bir yalan..) Merak etme ben buradan sonrasını biliyorum...........Yürürüm evime kadar...........

Ben bu yollardaki cam kırıklarını tanıyorum............Yolara dökülmüş acıtan dikenleri biliyorum.................Daha önceki parçalanmış ayaklarımdan kalan kanlar kurumuş ama izleri kalmış......Ben o çizgileri takip ederim.. Sen sakın üzülme.............

------------Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim?.
. ..........Gerçekten çok sıkıldım........Gitmeye hiçbir zaman cesaret edemedim.Korktum..Düşmekten ,yalnız kalmaktan , saplantılı düşlerimden korktum..Seni kaçıp sığınacağım günahlarımdan af dileyeceğim mabet bildim..Nedense tüm günahlarımıda seninle işledim.- Utanıyorum.......Yalnızlığımdan........Korkuyorum hemde daha fazla tüm korkularımdan.. Kandım..kandırıldım.. Üstelik sen kandırmak içinde hiç çaba sarfetmedinki…Tüm suç benim..Ben tüm yalnızlığımı hak ettim. Renkli gözlerinde renkli hayallere daldım..Oysaki senin bir suçun yoktu.......Ben kendi uydurduğum aşk masalına inanmıştım….....Hani masal olacaktık seninle.. Şimdi koca bi yalan olduk..

------------------- Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim

…. ........İnanmıyorum artık mutluluklara..........İnandığım tek şey su rengi tuzlu gözyaşlarım........Gözyaşlarımla yıkayacağım kalbimi.Başka bir çaremde kalmadı........Direnmelerim boşuna..S...........en çok sevmiştin ya beni (YALAN..) Şimdi canın acıyacak ya (yalan), için parça parça olacak ya (yalan) sakın üzülme..Ben senden önceki yoluma devam edeceğim. .Emin adımlarla yürüyeceğim. Sonra uzun yolculuklardan sonra kendime varacağım .. O vakte kadar yalın ayak yürüyeceğim..


--------------------Sen beni indir müsait bir yürek acısında..

Ben kendi derdime ortak olacağım.. Bomboş çocuksuz bir parkta bırak beni......Ben biraz geleceğin yalnızlığını seyredeceğim..Biraz çocukluğuma ağlayacağım......biraz yitirdiklerime ..biraz karanlık gecelerime ..biraz güneşleri batmış günlerime ağlayacağım......Sana hiç ağlamayacağım (yalan) , seni bundan sonra hiç düşünmeyeceğim.. Gömeceğim kalbimi gömdüğüm yere .......Seni unutacağım (yalan..yok hayır gerçek) Zamanımı alacak ama unutulacaksın. Senden bana, bir tek yalanlar miras kalacak..

------------Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim?
........ Keşke sevdim bir zamanlar seni ama bitti şimdi deseydin…Keşke bu kadar değersiz görmeseydin önünde dağlar gibi duran yürekli sevgimi. Şimdi sevgin bir kambur sırtımda…Taşıyacağım ömrümce yalandan sevgini.. İnsanlardan gizlemeye çalışacağım.. Kahretsin ki herkes görecek o kamburu..Ben ardımda saklıyorum sanarken görünecek.. Gözyaşlarım içime akıyor.. Hiç bir merhem çare olmuyor yüreğimin acısına ..
---------Seninlede yalnızdım..ama bu yalnızlık zor geldi bana.. Tüm zorları başardım ya hayatta .. Şizofren sevdam terk etmiyor içimden beni.. Dönüşü olmayacak bir yola girdim..Zaten sevgimiz asla kesişmeyen paralel yollardı birbirine.......Ve biz hiç bi zaman kavuşamadık bize....İstemiyorum artık renkli gözlerini......Söylemeyeceğim artık sana en güzel aşk sözlerini..

-----------Yalvarmayacağım bu sefer ardından…Bu sefer gurur yapıcak bir durum yok…Bıçak gibi kesildi sevda bağları..Bu sefer başka bir tenin kokusu bulaştı bize..........Kaldıramaz bu aşk bu lekeyi..Kaldıramaz bu sefer bu kalp başka kalbin kırıntılarını..Üstelik seni kandıran o tene nefret bile duymuyorsun…....Üstelik saçma bir tek geceyi bana tercih ediyorsun…........ Bu sefer dur demiyeceğim sana..Bu sefer kapattım kapılarımı açmıyacağım sana….Bu sefer yoksun gözümde..


--------------Müsait bir yerde indir beni..

Ben bundan sonraki yolculuklarımı kaçak yapacağım..Bir trenin kompartımanlarda kaçak bir yolcu olacağım..Hiç bir biletçi bulamayacak bu kaçak sevdalı yolcuyu..Hiçbir yolcu görmeyecek bu kaçak yolcunun yüzünü , hiçbir zaman duyamayacak bu yolcunun kokusunu kimse.. Hadi şimdi indir beni müsait olmayan bir yerde…

**********SeVmiyoRum kenDimi...! Sevmem öyLe heRkeSin sevDiqi $eyLeri..! ************

****AŞK! Benim adım AŞK.
İki sesiz, bir sesli harften ibaret değilim sadece.
Ne şekilim belli , ne şemalım.
Ne de zamanım .
Ansızın dikili veririm karşınıza.
Kalbinizin derinliklerinde demlenip.
Süzülü veririm sevdanıza.
Hoş geldim! Benim adım
AŞK*





Eski Toprak .Boşa ah etme a bülbül...Ne aşık kaldı ne de gül...Göç etmiş eski sevdalar...Şimdi mevsim en son eylül...Çok eskiden adı varmış..Başka bir tadı varmış...Adam gibiymiş..Sevmeler...Ne düzenbaz sevişmeler...Ne vedasız gitmeler..Yokmuş böyle bahaneler...Vedalaşıp Son Eylül'de...Dökülmüşler yaprak yaprak..O siyah beyaz aşkların adı!!! Şimdi! Eski Toprak!! sibel can
NASİP DEĞİLMİŞ!!!!!
Yangın!! Her aşkın yolu. Sevdim... Gördüm... Gözlerin karanlık kuyu! Düştüm... Öldüm... Ahh gönlün.. Şimdi başka yare mesken. Ahh, el çekmiyor. Kara sevda benden...Sen hangi elde sevda olup açtın. Ben karlı dağlar misali yanlızım! Yok bir sitemim hayatta herşey kısmet!! Soldu gençliğim!! Ömrümü aşkla ziyan ettim!! Ağla gönlüm! Nasip değilmiş vuslat!! Rahat uyu yar!! Sana Hakkımı! Helal ettim.
özcan deniz>


KENDİNE ! SÜRGÜN ETTİN YA BENİ?????????


-------Aşk herkesi---Kırar biraz.---- Eksilmesin.---- Acısı şükret.

********Sen bana dediğinden bu yana kırık bir yanım. İçimde bitmeyen yitmeyen bir sen. Senle tutunmuşluğum hayattaki fırtınalara, dalgalara rotamı kaybetmiş bir gemi gibiyim şimdi yalpalıyorum. Acısını yaşıyorum sensizliğin.

-------Varsın ağlasın.Dalda kiraz.Herkes kendine. Sürgün biraz.

*********Aşkımıza ağlıyor şimdi bulutlar. Gökyüzü döküyor içindekileri damla damla benim gibi. Kendine sürgün ettin ya beni.Bitmeyen bir özlemin kollarına bıraktın. Sürgünlerdeyim bu sürgünün sebebi sen sonu sen. Çocuk gülüşün.Dünden bir yara.
-------Aşk bize sıla. ----Gözlerimin önünde yüzün o masum gülüşün.

********Geçmişten kalan kabuk tutmuş bir yarasın içimde zaman zaman kanayan. Uzaklardayız bir birimize aramız da aşılmaz engeller.Aramızda başka eller, başka yollar başka hayatlar var.Akıp gidiyor hayat senden uzakta bir yerde.Günler gelirde. Büyür üzerler.

-------Aşk bize gurbet. Zaman akıp gitmekte yolunda sanıyorum her şey aklıma bir sen düşene kadar.

******Büyüyor tekrar acın içimde. Tarifsiz sızılar sarıyor,kramplar giriyor kalbime, kap katı kesilip kalıyorum.Damarlarımda kan akmıyor bir kalp krizine dönüşüyorsun.Feryat ediyor kalbim sonunda patlatıyor damarlarım yinede yoksun.

-------Ay ışığı. --Tende bıçak. --Giden sürgün.--Kalan kaçak.

*******Sürgün edilmiş bir aşk bu. Senden uzaklarda bir deniz kenarında sana doğru bakıyorum hasretle. Yüzün gibi parlıyor bu gece ay. Tebessümler oturuyor yüzüme.Yaralarım kanıyor deniz tuz basılıyor üstüne seni hatırladıkça. Mavi bir gecede hasretliğin siyahı sarıyor etrafımı.Kapansın yarası. Şu gecenin. Ayrılıklar örtsün üstümü. Sensiz geçen yılların yarası kapansın artık.

--------Ya tam sana gelsem ya tam senden gitsem sıkışmasam hep iki arada bir derede.
*******Sen en iyisi bende bitsen ve kapatıp kapıları mühürler vursak üstüne. Kimim kimsemdir. Ah gözlerin. Gidecek yeri. Yok kimsenin.Hiçbir şeyimsin dokunamadığımsın, gözlerinde kendimi göremediğimsin. Yanında olmadığım, saçlarını okşayamadığım. Hiçbir şeyimsin, hiç gidemediğimsin.

***********SeNdeN ba$ka kiMseM yok. Sende iSe bir bEn vaRmıYım************




*******Sonra ölümü!* *Düşündüm **Bir yumruk **Tıkandı boğazıma**Ağlayamadım. **Acaba
****************Sensizlik mi? **Yoksa! **Ölüm mü! **Korkutmuştu beni! **Ayırt edemedim.
*************İkisinin de farkı yoktu birbirinden. *********************



BAĞIŞLA
Ya zamanından erken gelirim.
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç.
Seni bu yaşta sevdiğim gibi.
Mutluluğa hep geç kalırım.
Hep erken giderim mutsuzluğa.
Ya her şey bitmiştir çoktan.
Yada hiçbir şey başlamamıştır.
Öyle bir anına geldim ki
Zamanın.
Ölüme erken, sevgiye geç.
Yine gecikmişim bağışla .
Sevgiye 10 kala.
Ölüme 5
Aziz Nesin


myspace layouts, myspace codes, glitter graphics
BOŞUN DEĞİL

Her dakika seni hatırlayışım.

Boşuna değil, her akşamİçime bir garipliğin çökmesi.

Bu şehrin bütün sokaklarında.

Yana yakıla seni aramam boşuna değil.

Boşuna değil. pazarları sevmeyişim.

Durup durup içimin kararması.

Gözlerimin dolması apansız.

Boşuna değil. İnan boşuna değil sevdiğim.

Bu dalıp dalıp gitmeler.

Bu dayanılmaz özlem.

Bu sevda boşuna değil.

Kolu kanadı kırılmış bir serçeyim.

Senden uzakta.

Suyu kesilmiş bir çeşmeyim.

Bir gece lambasıyım kırılmış, sönük.

Biliyorum.Her şey seninle güzel.

Her şey seninle büyük.

İnan sevdiğim inan.

Yıllardır aradığımsın.

Ömürboyu beklediğimsin.

Ben bir martıyım yalnız ve küçük.

Sen dalga dalga denizimsin.

Koşmak sana doğru.Yaşamak senin için .

Ve katlanmak herşeye seninle.

Tek başına değil.İnan,sevdiğim inan.

Seni bunca sevmem.

Boşuna değil.Boşuna değil.

On Yıl Önce Gel

Şimdi git kırçiçeğim,on yıl önce gel.

Ben o duyguları çoktan tükettim.

Ne var ne yoksa sevgiden yana.

Har vurup harman savurdum .

Mirasyedi misali.

Tükenmez sanmıştım heyhat!

Mevsimi geçti fasl-ı baharın.

Sen git kırçiçeğim.

Elinde bir demet gülle. on yıl önce gel.

Yokuşlar daha yokuş.Geceler daha uzun artık.

Kızıl akşamları seyrediyorum tek başıma.

Kanım kaynamıyor köçekçelerde.

Kahkaha atmayalı asırlar oldu.

Ağır ağır kar yağmakta şakaklarıma.

Haydi git kırçiçeğim.Sevgi dolu bir gönülle.

ON YIL ÖNCE GEL! BANA ON YIL ÖNCE


Ümit Yaşar Oğuzcan


AŞK!**Bir kadının yaşamının tüm öyküsü . Erkeğin ise! Yalnızca bir serüvenidir.

Madama da STAEL

GRUP ANILAR/ DÖNMEZ OLSUN/TUGAY ÖREN

Youtube

KEREM İLE ASLI

******Şiraz şehrinin, padişahı Süruri ile baş keşişinin uzun süre çocukları olmaz. Çocukları olursa, birbiriyle evlendireceklerine söz verirler.

******Bir dervişin verdiği büyülü elmayı yiyen Şah ile kesişin hanımları hamile kalır. Padişahın oğlu, Kesişin kızı olur. Oğlana Şah Gülşen, Kıza Meryem adı verilir.

********15 yaşına kadar birbirlerinden habersiz büyüyen çocuklar, Şah Gülşen’in bir kuşa taş atmasıyla evlerinin camı kırılan Meryem’in güzelliği Şah Gülşen’in aklını başından alır; Ona delicesine aşık olur. Rüyasında aşk şarabı içip Hak aşığı olur. Saz çalmaya, şiirler söylemeye başlar.

*****Kendisine Kerem, Meryem’e de Aslı adını verir. Aslının amcasının kandırmasıyla kesiş kızını alıp, kaçırır. Kerem arkadaşı Sofu ile eline sazı alıp Aslıyı aramaya çıkar. Anadolu’yu baştan başa dolaşır.

*************Aslı’yı bulur ve onunla evlenecekken bir keşişin büyüsü yüzünden Aslı’yı yeniden kaybeder. Sevgilisine ulaşmak için çekmediği çile kalmayan kerem, çektiğin ahın ateşiyle yanar, kül olur. Aslı, kırk gün Kerem’in küllerinin başında bekler. Küller dağıldıkça toplar. Aslı, kırk gün

************Kerem’in küllerinin başında bekler.
Küller dağıldıkça toplar.

Kırkıncı gün külleri toplarken saçları tutuşur, o da yanar kül olur.
Aslı’nın külleri Kerem’in küllerine karışır.
Bu dünyada buluşamayan Kerem ile Aslı, cennette buluşurlar

EFLATUN CEMGÜNEY (-1896-1981)

******BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERDİM!


Ben senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
Odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
Şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin.
Fedakarlığımı anlıyorsun!
Vazgeçtim toprak olmaktan,
Vazgeçtim çiçek olmakta
Senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün
Ta ki bir savruk gelin, yahut vefasız bir torun
Bizi ordan atana kadar...
Ama biz o zamana kadar ,
O kadar karışacağız ki birbirimize,
Atıldığımız çöplükte bile ,
Zerrelerimiz yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
Bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse,
Sapında muhakkak iki çiçek açacak :
Biri sen biri de ben.
Ben daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey ! Belki diyor.

NAZIM HİKMET RAM


BIRAKIP GİTTİĞİN KALBİNSE EĞER! ELBETTE DÖNECEKSİN****TOPAL SEVDA


Dün, sahilde karşılaştık.
Bir an gözüm ısırdı,
Sonra birden tanıdım.

Düşmemek için,
Zor tuttum kendimi.

Bacaklarım titredi,
Bir ağaca yaslandım.

Yırtılan bir mektup gibi
Sisli hatıraların,

Gerisinden bakıyordum.
Eski bir sevdanın.

Durulmamış nehirleri,
Çırpınarak yüreğime akıyordu
.

Hatırladığım,
Bir sonbahar günüydü.
Karşımızdaki yeni eve taşındılar.
Bütün gün bakışıp durduk.
Gözleri...Gözleri sanki birer kurşundular.

O zaman ben,
Zıpkın gibi bir çocuktum.
Liseyi yeni başlamıştım.
Onun, saçlarını geriye savurup.
Çapkınca gülümsemesinden hoşlanmıştım.

Ne zamancama çıksam,karşı balkonda.
Itırlı bir çiçek gibi tütüyordu.
Ne zaman buluşalım, desem,
Olmaz, diyordu.
Mektuplaşmak ona yetiyordu.

Bir Temmuz akşamıydı,
Unutmam...
Yazlık sineme daha yeni dağılmıştı.
Bahçe kapısında sıkıştırıp öpmüştüm.
İçeri kaçıp saatlerce ağlamıştı.

Sonraları çok konuştuk, gezdik.
Bazen ağlaşıp bazende gülüştük.
Çılğın gibiydik,
Her fırsatta buluştuk.
Uluorta öpüştük, herkesin diline düştük.

Ailesi baş edemedi.
Mersin'deki halasına gönderdi.
Hiç arayıp sormadım.
Ben o sıralar eylemci oldum.
Mahalleden ayrılıp.
Yıllarca eve de uğramadım.

Dünyam değişmişti artık.
Memleketin gidişatını,
Hiçmi hiç beğenmiyordum.
Forumlara, yürüyüşlere katılıyor.
Durmadan şiir okuyup,
Ajitasyon çekiyordum.

Ah o gençlik rüzgârı, ah.
Ezilen insanları, tek başıma.
Kurtaracağımı sandım.
Anarjik bir eylem sırasında.
Seken kurşunlarla.
Bacağımdan yaralandım.

Ameliyatın ardından .
Yıllarca yattım içerde.
Dosyam bir hayli kabarmıştı.
Beni, o nemli koğuşlarda.
Vefâkar anamdan başka,
Hiç kimse aramamıştı.

İçerden çıkınca, onu sordum.
Bir astsubayla evlenip burdan gitmişti.
Oysa, kibrit ağusuyla,
Koluma dağladığım ismi.
Hala silinmemişti.

Hayat devam ediyordu.
İçkiye vurmuştum.
Unutmayı deniyordum.
Pencerenin önünde,
Kuruyan bir çiçek gibi.
Günden güne tükeniyordum.

Anam çökmüştü artık.
Ölmeden mürüvet istiyordu.
Bazen oturup dertleşirdik.
Kimsesiz bir kadın varmış, körmüş.
Olur, demiş...
Bende fazla uzatmadım , evlendik.

Geçmişe ait ne varsa.
Mektuptu, resimdi:
Bir-bir ayırıp yaktım ateşte.
Nasıl gittiğini sorarsanız.
Ne bileyim.
Kör- topal gidiyor işte.

















Ne var ki, o hırçın saçları.
Hep yüzüme savruluyor.
Balkona her baktığımda.
Pişmanlık, bir eski yara gibi.
Halâ kımıldayıp duruyor.

Onu hatırladığımda.

Biliyorum, onunla olsaydım.
Böyle kavga edip durmazdım.
YÜREĞİMLE!!
Biliyorum, bu sevdayı ben yıktım.
Ben öldürdüm.
Bu hoyrat ellerimle.

Dün sahilde karşılaştık.
Bir an boş bulundum.
Sendeler gibi oldum.
Öyle bir baktı ki.
Ben o gözlerde.
Bir ömrün bütün acılarını buldum.

Bir şeyler söylemek ister gibiydi.
Başını eğip gitti, çoçuklarının yanına.
Nedendir bilmiyorum, fakat.
Girmek istemedi sanki.
Kocasının koluna...

Ardından koşup durduramadım.
Ona soramadım.
Öylece dona kaldım...
Çünkü o anarjik eylemden beri.
Ben artık,
Değnekli bir topaldım!..

YUSUF HAYALOĞLU



















Seni vefasız aşklara bırakıyorum.
Yüzümü kırılan bardaklarda ara.
Düşünme ben ne olurum.
Sanırım!
Bir daha onarılmaz,
İncinen gururum!!!
YUSUF HAYALOĞLU


14 Eylül 2007 Cuma

YALNIZIN DURUMLARI

Sen her şeyi süpüre bilirsin: Sonbaharı süpüremezsin:
YALNIZSA!
Sürekli bir sonbaharı süpürür hep.
Düşünemezsin!
Yanar sobasında YALNIZ’IN üşüyen bakışları.
Lambasında karanlığa dönük
Bir ışık titrer sönük_sönük.
Penceresi dışına kapanmıştır,
Kapısı içine örtük.
YALNIZ! Bin yıl yaşar, kendini bir anda.
YALNIZ’IN! Nesi var, nesi yoksa tümü birden biredir.
YALNIZ! Bir ordudur, kendi çölünde.
Sonsuz savaşlarında hep yener. Kendi ordusunu.
YALNIZ’IN! Sakladığı bir şey vardır;
Boyuna yerini değiştirir, boyuna onu arar.
Biri bulsa diye. ,

YALNIZ!
Hem bilgesi, hem delisidir, kendi dünyasının.
Ayrıca! Hem efendisidir, hem kölesidir, kendisinin.
Tadını çıkaramaz, görecesiz dünyasında hiçbirisinin.
YALNIZ! Sürekli dinleyendir. Söylenmemiş bir sözü.
Sözünde durması YALNIZ’IN yalancılığıdır kendisine.
Hep yüzüne vurur utancı.
O yüzden gözlerini kaçırır gözlerinden.
YALNIZ’IN! Odasında, ikinci bir
YALNIZLIKTIR. Ayna.
YALNIZ! Hep uyanır. İkinci uykusuna.
YALNIZ! Kendi ben’inin sen’idir.
Bu sözde saklanmış bir yalanı, bir gözde okuduğundan.
Bakmaz kendi gözlerine bile.
Her susadığında. O kendi çölündedir.
Kendi öyküsünü ne anlata bilen, ne de dinleye bilen.
Kendi türküsünü ne yazabilen, ne de söyleye bilen.
Bir zamanlar güldüğünü, anımsarda.
Yoğurur hüzün’ün çamurunu, avuçlarında.
YALNIZ! Aranan tek görgü tanığıdır.
Yargılanmasın da, kendi davasının.
Her duruşması ertelenir, kavgasının.
YALNIZ! Hem kaptanı hem de tek yolcusudur,
Batmakta olan gemisinin.
Onun için ne sonuncu ayrılabilir, gemisinden ne de ilkin.
YALNIZ’IN adı! Okunduğun da, okulda ya da yaşamda.
Kimse ‘’burada ‘’diyemez. Ama yok da.
Uykunun duvarında başladı.
Önceleri bir toz gölgesi sanki.
Sonra, bir yumak yün gibi.
Ama şimdi iyice görüyor, örümceğin ağını. Gün gibi.
YALNIZ! Duymuş olduğunun sağırı.
Görmüş olduğunun körüdür.
Ölür-ölür----öldürür. Öldürür –öldürür --- ölür.
Duyduklarını unutur, duyacaklarını düşünür.
YALNIZ’IN! Adına hiç kimse konuşamaz.
O kendi kendisinin sanığıdır.
YALNIZ! Önceden sezer, sonra olacakları.
Paylaşacak biri vardır, anlatır-anlatır ona. Olanları, olmayacakları.
Her leke! Kendisiyle çıkar

Özdemir ASAF

13 Eylül 2007 Perşembe

YALNIZ BİR OPERA

*****Ölü bir yılan gibi yatıyordu. Aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim. Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim.Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.

**************İmrendiğin, öfkelendiğin,kızdığın ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın .Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.


**********Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz dahafazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişkigibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.Ve hala bilmiyordun sevgilim.

***************** Ben sende bütün aşklarımı temize çektim .Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana. Bütün kazananlar gibi, Terk ettin.**************

********Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu. Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine çerçevesine sığmayan munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine, lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.


**********Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi ,uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük, usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.

******Aşk mıydı,değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? ***********

**********"Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını, Takvim tutmazlığını. Aramızda bir düşman gibi duran Zaman'ı. Daha o gün anlamalıydım . Benim sana erken, Senin bana geç kaldığını Gittin.

*******Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı. Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay, alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıştı. Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık ,yarım kalmış arkadaşlığımıza.

*********Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk. Sanki ufacık birşey olsa birbirimizden kaçacaktık. Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü, güvenle ilerledik birbirimize.

**********Gittin!!! Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza. Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana. Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan. Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz. Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca.


*********** Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız. Ne kalacak bizden? Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim. Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında. Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden.Bizden diyorum, ikimizden,Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan, öksüz savaş çocukları gibiyiz.

************Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada birşey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi. Ve, elbet biz de bu aşkla büyüyecek. Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz. Kış başlıyor sevgilim, hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor. Bir yaz daha geçti, hiçbir şey anlamadan. Oysa yapacak ne çok şey vardı ve ne kadar az zaman. Kış başlıyor sevgilim, iyi bak kendine. Ğözlerindeki usul şefkati teslim etme kimseye,hiçbir şeye.

***************Upuzun bir kış başlıyor sevgilim, ayrılığımızın kışı başlıyor. Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime. Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak... Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır. içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun. Para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar.

*************Bir aşkı yaşatan ayrıntıları, nereye saklayacağınızı bilemezsiniz. Çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar. Eşyalar gözünüzün önünde durur. Birlikte yarattığınız alışkanlıklardan, korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara. Çağrışımlarla ödeşemezsiniz, dışarıda hayat düşmandır size. İçeride, odalara sığamazken siz, kendinizi Bir ayrılığın ilk günleridir daha. Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkla. Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup kulak verdiğiniz saatin tiktakları kaplar ,tekin olmayan göğünüzü .

*********Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinçsuyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz, bakınıp dururken duvarlara boş bir çuval gibi. Çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi. Hani unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında kendime bir yer bulsam. Dediğimiz zamanlar gibi.

**********Kendimizin içinden,yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi. Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutukluluk haline, bir trafik kazasına, başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya kendimizi hazırlar gibi. Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi, ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken ve kazanmış görünürken derinliğimizi. Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar o tiktaklar kadar önemsiz kalır. Şimdi hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar.

**************Denemeseniz de bilirsiniz, hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar. Bana Zamandan söz ediyorlar. Gelip size Zamandan söz ederler. Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak. Ayrılığın gerçeğine katlanmak. Sırtınızdaki hançeri çıkartmak.

*******Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet.


***********Kolay değildir, bunlarla baş etmek. Uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman alır sizden, bunların yükünü o boşluk dolar elbet. Yaralar kabuk bağlar. Sızılar diner. Acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız. Oysa o boşluğu dolduran, eksilmenizdir. Gün gelir bir gün, başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.

******Zamanla yerleşir yaşadıkların. Yeniden konumlanır. Çoğalır anlamları. önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık .Mutluluk geçip gitmiştir ,yanınızdan. Herşeye iyi gelen zaman, sizi kanatır.

******Ölmüş saadeti karşılaştır. Yaşayan mutsuzlukla günlerin dökümünü yap. Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini kim bilebilir ikimizden başka? sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış bir ilişkiyi, duyguların birliğini. Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün. Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada.

******** Ölmüş saadeti karşılaştır. Yaşayan mutsuzlukla. Bunlar da bir işe yaramadıysa. Demek yangında kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda. Bu şiire başladığımda nerde, şimdi nerdeyim? Solgun yollardan geçtim. Bakışımlı mevsimlerden, ikindi yağmurlarını bekleyen. Yaz sonu hüzünlerinden, gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim geçti.

************Her çağın bitki örtüsünden. Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından bakarken dünyaya, yangınlar da bayındır kentler gibiyim: Çiçek adlarını ezberlemekten geldim. Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların unuttuklarını hatırlamaktan. Uzak uzak yolları tarif etmekten, haydutluktan ve melankoliden giderken ya da dönerken, atlanan eşiklerden. Duyarlığın gece mekteplerinden geldim. Bütünlemeli çocuklarla geçti, gençliğimin rüzgara verdiğim yılları. Dokunmaların ve iç dökmelerin vaktinden geldim. Bu şiire başladığımda nerde, şimdi nerdeyim?

********Yaram vardı. Bir de sözcükler. Sonra vaat edilmiş topraklar gibi, sayfalar ve günler ışık istiyordu yalnızlığım. Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum ilerledikçe... Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde. Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden. Karardı dizeler. Aşk... Bitti. Soldu şiir. Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden. Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım. Ağır sınavlar vermiştim,değişen ruh iklimlerinde.

*******Aşk yalnız bir operadır, biliyordum: Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım. Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim. Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu. El kadar gökyüzü, mendil kadar ufuk, birlikte çıkılan yolların yazgısıdır: Eksiliyorduk mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim. Her otelde biraz eksilip, biraz artarak. Yani çoğalarak tahvil ve senetlerini değiştirenlerin.

Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında ağır ve acı tanıklıklardan geçerek geldim. Terli ve kirliydim.Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum maskeler ve çiçekler biriktiriyordu. Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...

*********Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları ve açık hayatları seviyordu. Buraya gelirken uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim. Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri ödünç almadım hiç kimseden .Hiçbir şeyi çıplak ve sahici yaşayıp,ve sahici ölmek için panayır yerleri... Panayır yerleri... Ölü kelebekler... Ölü kelebekler...

*******Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim. Adım onların adının yanına yazılmasın diye acı çekecek yerlerimi yok etmeden, acıyla baş etmeyi öğrendim. Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? ipek yollarında kuzey yıldızı aşkın kuzey yıldızı sanırsın durduğun yerde ya da yol üstündedir oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar ölü yanardağlar, ölü yıldızlar ve toy yaşın bilmediği hesap: Işık hızı

***************AŞKIN BİR YOLU VARDIR HER YAŞTA BAŞKA TÜRLÜ GEÇİLEN
****************AŞKIN BİR YOLU VARDIR HER YAŞTA BİRAZ GEÇİKİLEN

*********Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler,gözlerim aşkın kuzey yıldızıdır.Bu yazları daha iyi görülen. Ben öteki, bir diğeri ona doğru ilerler ilerlerim zamanla anlarsın bu bir yanılsama ölü şairlerin imgelerinden kalma. Sen de değilsin. O da değil Kuzey yıldızı daha uzakta yeniden yollara düşerler,düşerim. Bir şiir yaşatır her şeyi. Yaşamın anlamı solduğunda, ben yoluma devam ederim.

********Bitmemiş bir şiirin ortasında. Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler yaşamsa yerli yerinde, yerli yerinde her şey şimdi. Her şey doludizgin ve çoğul şimdi. Her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi şimdi. Her şey yeniden yüreğim, o eski aşk kalesi yepyeni bir mazi yarattı sözüklerin gücünden. Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen.

**********Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren


MURATHAN MUNGAN